Bu ruhsal duruma çok alışık değilim ben
Öyle çok bağıramam çağıramam kaldırımlarda
Hiç alışık değilim hatta Tophane’ye
İçemem, çekemem, efkarlanamam dumanla ya da sisle
Sadece közle paylaşırız dertlerimizi
O kavruluşunu anlatır içinin nasıl yandığını
Bizim
Duyamadığımız gibi göremeyeceğimizi ve hatta hissedemeyeceğimizi söyler ısrarla
Suyla buluşmasındaki yangının gömülüşünden bahseder
Asıl paramparça olmanın o zaman başladığını
Kopan onca parçaların nasıl savrulduğunu
Bulunamayınca kopan fırtınalarıma benzercesine
tutunamadıklarını
korktuklarını
geniz yakan acı bir isle nasıl da korktuklarını
siyaha çalan renkeriyle nasıl çözüldüklerini
geceyle sabahı nasıl ayır edemediklerini
Paylaşırız yüreğimdekilerle
Sonra usanırız ikimiz de yorgun düşeriz bitap
konuşamayız
Onun için suda dağılma bende merhem arayışı
kor içinde gün seçeriz beraber
bugün günlerden ne olsun der
ben nedense hep pazar derim,
çok pazar bekler içimde
ikimiz de çok iyi biliriz pazarın yorgunlukla ilgisi olmadığını
ve yine ikimiz de diğer günlerdeki boşluk duygusuna bir anlam veremeyiz
gece ile sabaha gelince sıra o farketmez dese de ben geceyi seçerim
anlamaz o kavrulurken
oysa rüzgar hiçbir serinlik getiremez bedenime
kor sonrası bizde bir bağırma hissi, acı
pazarı ve geceyi istiyoruz diye
alev de olsun yanımızda
bilsin ne çok özlediğimi, ne kadar çok özlediğimi
ağır olduğunu
bilsin!
_______________________________________________________________________
Erdoğan KARA